Efendim..Ülkenin birinde haksızlıklardan dolayı, herkes yüksek sesle konuşmaya başlamış..
Bir süre sonra padişah sinirlenmiş;
=Ben konuşuyorum ,kimse duymuyor..
Bundan böyle herkes fısıltıyla konuşacak..
bir tek ben yüksek sesle konuşacağım.
Efendilerin efendisi buyurur da anlaşılmaz mı…
ve devam etmiş..
=Benden daha yüksek sesle konuşanın kellesi vurula…
Ben ne söylersem tekrarlanacak…Anlaşıldı;isterse anlaşılmasın..
Şimdi şunu söylüyorum demiş;
=Yollar yaptık,yakında aya bile gideriz….
Şimdi tekrarlayın bakıyım..
Herkes fısıltıyla konuştuğu için bir ağız bir kulağa aynen tekrarlamış.
Sıra gelmiş ikinci ağıza:
=Yollar yaparak aya gidecekmişiz..
üçüncü ağız ne yapsın tekrarlamış..
=Aya gitmek için yol yapılıyormuş..
Sıra gelmiş dördüncü ağızdan bir diğer kulağa…
=Yolunu kaybeden ay bize gelebilirmiş….
Beşinci ağız …….!.
=Yediklerinizi niye yollara döküyorsunuz….
…ve uzayıp giden kulaktan kulağa…
sonraki gün sarayın önü binlerce insan.
Kalabalık ama sessizlikten, yıkılıyor her yer..?
Hemen uyarmışlar…
=Durun demişler..Kelleniz gider..Nedir derdiniz..?
Biri ; bir cesaret…
=Padişahımız ,efendimize sorularımız var..
demişler ki..Siz fısıldayın,biz iletiriz…
Kulları kulaklarına söyleneni duyunca, koşa koşa padişahın huzuruna çıkmışlar..
Efendilerin efendisi efendimiz…
efendi gürlemiş..
=bre melun bu ne cür’et demiş..
Aman efendilerin efendisi efendim
durum vahim..halkın dediğine göre;
=Dananın kuyruğu kopmuş…Ay’ı koluna takmış…
Gerdeğe girmeye bize geliyorlarmış…
Ay bize çarparsa ne yapacağız diye soruyorlar…..!
Birsen Kirişci