Bulanıklaştırılmış algı sistemi nasıl yönetilir?

0
773

Dünyada algı yönetimi yapmış ülkeler bugünün süper güçleri olarak varlıklarını sürdürüyorlar. Tek farkla; bugüne kadar onları buraya getiren şey, bundan sonra ne yazık ki ileriye götüremiyor. Çünkü zamanın kendisi geçer, ruhu geleceğe gider. Yani dur durak yok bu dünyada.

Bugünlere kolay gelmedi insan, hastalıklar, savaşlar, denemeler, yanılmalar. Binlerce insan gelişim uğruna ölüp gittiler. Hatta ünlü kimyacı Lavoisier, ölüm cezasını alır almaz, ilk olarak kendisi gibi bilimle uğraşan en yakın arkadaşını aratır ve şöyle der: “Ben nasıl olsa başımı verdim; bari bu başı verirken bilimsel bir denemeyi de gerçekleştirelim. Acaba bir insan, kafası kesildikten sonra da belirli bir süre düşünebilir mi?  ve ilave eder -benim başım kesilip sepete düşer düşmez, eğer ben düşünebiliyorsam, göz kapaklarımı üç defa açar kapatırım ve sen de anlarsın ki ben kafası kesildikten sonra düşünebiliyorum“. Gerekli izinler alınır ve arkadaşı kesilen kafada, göz kapaklarının üç defa açılıp kapandığını görür…

Hala ölümler, değişimler, rant kapmalar, kültür erozyonları, kadın-erkek rollerinin değişimlerinin yaşandığı günümüz dünyasında algılar da fena şekilde bulanıklaşmaya başladı.

NELER ZORLAŞTI?

Peki neden insanların kafası karıştı. Çünkü;

1- İletişimin hızı arttı. (skype, whats app, facebook, hang out, gsm vb.)
2- Gelişen teknolojiyle insanların boş vakitleri çoğaldı. (çamaşır makinası: 2 saat vakit hediye ediyor)
3- Hollywood filmlerinin etkisiyle herkes hayatta başrol olacağı beklentisine kapılıyor.
4- Çoklu ekran yaşamı altüst etti. (Televizyon, Cep Telefonu, Outdoor vs.)
5- Büyükler, küçüklerle iletişimi kesti. (Fena halde kendileriyle meşguller.)

Sonuç olarak;
1- Eskiden karar alırken 40 defa düşünen insan artık birkaç defa düşünüp karar verebiliyor.
2- “Ödeyebilir miyim?” yerine alayım bir hal çaresine bakarıma yöneldi.
3- İstekleri, tatmin arttıkça artmaya devam ediyor.
4- Türkiye’de dahil olmak üzere, daha lüks bir hayat ile yok olanların dünyası arasında uçurum artmaya başladı.

NEDENİ NEDEN?

Şimdi tüm bunları yazıya dökmemdeki nedeni sizinle paylaşmak istiyorum.

Artık bir ürünü veya hizmeti insanlarla buluşturmak eskisinden kolay, ancak kesin ve net olarak önermeler ve stratejiler yerini bulamayacak bir halde.

Stratejistler, pazarlamacılar ve reklamcılar tüketicileri anlamakta biraz zorlanır olmaya başladılar. Bulanık suda balık avlamayı öğrenmek oldukça zor olmaya başladı doğrusu, çünkü oltanızı nereye atacağınızı bilmeden rastgele riskler almak zorunda kalınabilen bir dönemdeyiz.

ÇÖZÜM NEDİR?

1- Konumlandırma doğru yapılmalı. Tüm hayvanları gözlemlersek bunu iyi başarırız. Özellikle kedi ve köpekler kendi alanları olduğunu düşündükleri yere idrarlarını bırakarak o bölgede çalışmaya başlarlar. Çünkü o bölge onların evleridir ve karınlarını orada doyuracaklarını düşünürler. İşte insan da kendi Network’ünü ve alanını iyi tespit edip bu bölgenin dışına kolay kolay çıkmamalıdır. Yani birisi 2 yıl sizinle görüşmedi diyelim, 2 yıl sonra geldiğinde yine aynı konumda ve daha gelişmiş bir şekilde sizi bulabilmeli.

2- İrademizin çok sağlam olması gerekiyor. Ürettiğimiz, fikrimiz, hayallerimiz her ne varsa hep taze olmalı. Yani tezgaha konulan, insanın kendi kişiliği bile olsa sürekli tazeliğini korumalı ki, onu bulduklarında aynı iradeyi sürdürebilmiş olsun. Bu günlerde iradenin yerine sürdürülebilir işletme veya insan modeli de denilir oldu. Mesala, sürekli değişiklik arzeden bir arkadaşınızın olduğunu düşünsenize. Bugün a diyor yarın b, onu kafanızda konumlandırmanız ne kadar zor ise, markaları da kafanızda konumlandırmanız o derece zor olur.

3- Hep aynı mecraları tercih edip en yaratıcı ve farklı iletişim dilini korumalı. Reklam ve iletişimde maymun iştahlı olursak söylediğimiz ve harcadığımız para kesinlikle çöpe gider. Yaptığınız işin veya ürünün yayınlanacağı mecrayı uzun soluklu kullanmak gerekiyor. Mesela havaalanında bir bilboard’ı iki yıllığına kapatıp orada sürekliliğin olması iletişim gücünü arttıracaktır. Yine söylediğim gibi, yeri kiraladıktan sonra, en farklılaşmış söylemleri ve ürünü öne çıkaran güzel içerikleri insanlarla buluşturmak gerekiyor.

4- Ayağını yorganına göre uzatmak. ”Tazedirekt.com” okullarda okutulmaya başlanacak neredeyse. (google bkz.) Yeteri kadar reklam, yatırım vb. harcamalarımızı gözden geçirilmeli aksi halde tanınmış ancak kasası boş bir kuruluş veya insana dönüşebiliriz.

5- İnsanlarla gerçekten samimi olunmalı. Samimiyet ne yazık ki alınır satılır bir şey değil. İçten gelen samimiyet derecesine göre de zaten başarı yakamızı bırakmıyor. Yani olması gerektiği gibi işler yapılırsa her zaman kazanan olunabilir.

Sonuç olarak, hayat artık fena halde bulanık ve biz kendimize hayallerimizin kalesini oluşturup orada mücadelemizi ölene kadar verebileceğimiz bir hikaye yazmalıyız. Her enerji, muhakkak o bulanık suda balık avlamayı bir gün öğrenecektir. Yeter ki içimize dönüp, içimizdeki mimariyi oluşturup dışarıda bunun gerçek hale dönmesini sağlamayı becerelim.

Çünkü; her şey olması gerektiği gibi mükemmel bir şekilde işliyor. Ve bu yoğun hayat yollarında, insanlar ne kadar kendilerini netleştirip sadeleştirebilirlerse güzel şeylerin onları beklediğini görebilme şansına erişeceklerdir.

Bu konuda gerçekten çok sade ve netim.

CEVAP VER

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.