Ne İnce ile ne Kılıçdaroğlu ile ne Akşener ile Erdoğan’ı yenemezsiniz!

0
743

24 Haziran seçimleri üzerinden bugün tam 1 ay geçti.

Neredeyse 16 yıldır tek adam tarafından yönetilen ülkemiz bu seçim sonucu ile Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi adı altında AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “resmi olarak” yönetilmeye başlandı.

Sandıklarda birçok şaibenin yapıldığı iddiaları varken muhalefet partileri ve cumhurbaşkanı adayları mağlubiyeti neredeyse seçim sonuçlarının açıklandığı ilk saatlerde kabul ettiler ve hemen ardından parti içinde birbirlerine düşerek koltuk kavgalarına başladılar.

Ülkenin gündemi seçim sonuçları olması gerekirken vatandaşta parti içi kavgalara dahil olarak gerçek gündemi ve neden seçimlerin kaybedildiği sorusunu bir tarafa bıraktı.

Bizde bu yoğun gündemi siyasetin duayenlerinden,ülkenin en korkusuz yazarı eski sağlık bakanımız Rifat Serdaroğlu ile değerlendirdik.

Sayın Rifat Serdaroğlu sorularımı şöyle cevapladı.

24 Haziran seçimlerinin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

24 Haziran seçimleri, şimdiye kadar yapılan seçimler içinde, ahlaka, seçimlerin adil-eşit ve şeffaf yapılması hakkındaki Anayasa emrine uymayan en kötü seçimdir.
Seçim öncesi, Türk Milletinin iradesini çarpıtmak için tüm basın organları tehditle veya satın alınarak kullanılmıştır. Sadece TRT’nin partilere kullandırdığı saatler bunun en büyük kanıtıdır.
Devletin tüm olanakları Anayasa ve yasalar çiğnenerek AKP tarafından istismar edilmiştir.Özellikle kırsal yörelerde devletin güvenlik güçleri, AKP militanları gibi kullanılmıştır.
Bu seçimlerin adı tarihe; Erken veya Baskın seçim olarak değil HIRSIZ seçim olarak geçecektir…

İnce neden kaybetti, ya da Erdoğan neden ilk turda kazandı?

CHP-İYİ Parti-Saadet Partisi ve Demokrat Parti Genel Başkanları ve bu ittifakın adayı Muharrem İnce, beraberce Türk Milletini kandırmışlardır.
“Merak etmeyin, yeni sistem kurduk, sandıklarda adamlarımız müşahitlerimiz var, tek oyun bile sahibiyiz” dediler. İnce daha da ileri giderek, “seçim günü
50 bin Avukatla YSK’nın önündeyim”, Akşener ise “Seçimlerde yolsuzluk olursa YSK’nın önünde otururum beni oradan jiletle kazıyamazlar” diye konuşmuştur.
Şu sözler İnce tarafından söylenmiştir;
“Seçimlerde oy çalınmamış mıdır? Çalınmıştır. Ama 10 milyon oy mu çalınmıştır? Hayır”
Bu sözü kullanan kişiyi demokratik ülkelerde değil Cumhurbaşkanı adayı, o partiye kapıcı yapmazlar.
Bende kendisine sordum; “Sayın İnce, seçimlerde hırsızlık olduğunu kabul etmeniz için kaç oy çalınması gerek?Hani 1 nal 1 atı kurtaracaktı?”

Seçimlerde nasıl hile yapıldığını anlatmadan önce Türk Milletinin anlaması ve kafasına sokması gereken bir gerçeği söylemeliyim. Ne İnce ile ne Kılıçdaroğlu ile ne Akşener ile Erdoğan’ı yenemezsiniz! Çünkü bunlar siyaseti ve particiliği hiç bilmezler.
AKP karşısında siz, her sokakta her mahallede her köyde örgütlenmezseniz yenilmeniz kaçınılmazdır.
Bunu yapamazlar, çünkü siyaset 7/24 sürekli olarak yapılmalıdır. Bunun için de tüm örgütün çok çalışması gerekir. Siyaset sadece Salı günleri grup salonuna 100-200 kişi doldurup onları bağırtarak, sonra da 6 gün yatarak yapılmaz…
Dört Genel Başkana şunu sordum ve açıklama istedim; “Dördünüz bir araya gelin ve 181 bin sandıkta aldığınızı söylediğiniz ıslak imzalı tutanakları bize gösterin” gösteremediler. Çünkü sandık tutanaklarını bile tam olarak alamadılar. Yani dördü, bir sağlam parti etmedi…

 24 Haziran’da Türk Milletinin İradesi nasıl çalındı?

Seçimlerin üzerinden yaklaşık 1 ay geçti. Siz herhangi bir parti Genel Başkanından veya adaydan, seçim sonuçları ile ilgili bir açıklama, bir özür duydunuz mu? Duyamazsınız! Çünkü bilmiyorlar, çünkü üretmiyorlar, çünkü çalışmıyorlar. Hepsi Erdoğan endeksli siyaset yapıyor!

Çok dar olanaklarla çalışan bir gönüllü grubu var. Bunlar benim dostlarım. Aşağıda yazacağım konuların belgelerini yakında kamuoyu ile paylaşacağız. Özellikle bu iddialarım Erdoğan ve Bahçeli tarafından yargıya götürülürse çok memnun olacağım. Anayasa da her vatandaşa tanınan “İSPAT HAKKIMI” kullanıp bunları hür dünyaya rezil edeceğim…
-İçişleri Bakanının emriyle, Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü eli ile Türkiye genelinde yaklaşık BİR MİLYON yeni seçmen üretildi ve her birine birer nüfus cüzdanı verildi! Bunlar son anda seçmen kütüklerine de aktarıldı.
Örnek: Adı Soyadı Rifat Serdaroğlu, Baba adı Kemal Fikri, Anne adı Nusret, Doğum yeri Bergama. Buraya kadar aynı benim bilgilerim işlenmiş. Sıra doğum tarihine gelince, 30.09.1948 yerine,30.09.1949 yazılmış. Yani yeni bir Rifat Serdaroğlu adında seçmen yaratılmış! Doğum tarihi veya başka bilgiler değişik olduğundan bilgisayar da mükerrer olarak görmüyor.
Geriye ne kaldı? Eline verdiğiniz sahte kimlikli Suriyeli veya Sadat militanını sandığa gönderip, oy kullandırmak…
Dostlarım şu ana kadar sadece İstanbul’da seçimlere 15 gün kala 252 bin seçmen yazıldığını buldular ve tespit ettiler. Diğer iller için çalışmalar devam ediyor.

-Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, içişleri Bakanlığı elemanları sayılan Polis-Jandarma gibi güvenlik güçleri, kendilerine verilen, içlerinde Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a, Milletvekili seçiminde MHP’ye MÜHÜR basılmış oylarla dolu torbaları, isimleri belli sandık başkanlarını ya razı ederek ya tehdit ederek, direnirse döverek veya sandık bölgesinden kovarak, sandıklara erkenden doldurdular. Hatırlarsanız seçim günü, sosyal medyada bir video paylaşıldı; Bir sandık görevlisi bağırarak sandık başkanı kadın öğretmeni uyarıyordu! “Bakın başkanım, sandık doldurulmuş, bir şey yapmayacak mısınız?” Sandık Başkanı ise elini ağzına götürmüş, korku içinde duruyordu…
Seçimler tamamlanınca ilk sonuçları Polis ve Jandarma’nın GÖREVLERİ OLMAMASINA RAĞMEN tarafından alınmasının izahı ne olabilir? Polis ve Jandarma sabah 06.00 dan itibaren sandığın içinde idiler…
Bahçeli “Kürt oylarındaki bu muazzam artışı açıklamak zorundadır. Bizim haberimiz olmadan Bahçeli yeni bir “Çözüm Süreci” mi başlattı?
Dediğim gibi, çalışmalar tamamlanınca kamuoyu ile paylaşacağız…

15 Temmuz darbe girişimi bir destan mıdır, yoksa kontrollü bir darbe midir?

-FETÖ’yu 11 yıl boyunca devletin en hassas birimlerine kim soktu? AKP.
-FETÖ elemanlarının “Kozmik Odaya girmelerine kim izin verdi? AKP.
-Yargıda FETÖ elemanları çoğunlukta olsun diye “Anayasa Değişikliğini” kim yaptı? AKP.
-Kim “Mezardakiler bile oy kullanmalıdır” dedi? FETÖ.
-Kim “Okyanus ötesine selam olsun. Gel hocam, bitsin bu hasret” dedi? AKP.
-Türk Ordusunda FETÖ’cu subaylar kimin iktidarında terfi ettiler? AKP.
-Anayasadan yana taraf olmaları gereken Hulusi Akar ve Hakan Fidan, kimin iktidarında Cumhuriyete ve Atatürk’e küfreden yobazın evine gittiler? AKP.
-Bu ikiliyi hala kim koruyor? AKP.
-Darbe günü “Kışladan insan ve araç çıkışı yasaktır” emrini vermeyen kim? Hulusi Akar.
-Darbe günü Ordu Komutanlarının hepsini birden düğüne gönderen kim?
Hulusi Akar.
-Yaverlerinin bile FETÖ’cu olduğunu görmeyen kim? AKP.
-Boğaz Köprüsündeki mermi kovanlarının balistik incelemesini yaptırmayan kim? AKP.
-Köprüde ölen insanlarımızın ve kafaları kesilen 22 askerimizin, hangi silahlarla öldürüldüklerini anlamak için gerekli otopsileri yaptırmayan kim? AKP.
-15 Temmuz bize Allah’ın bir lütfudur, diyen kim? AKP.
-15 Temmuz’u gerekçe gösterip, ülkeyi Olağanüstü Hal ortamında seçime götüren kim? AKP.
-Darbe girişiminde bulunan üst düzey subaylar terfi ettirilirken, 33 adet zavallı eri YEDİŞER defa ağırlaştırılmış hapse mahkûm ettiren kim? AKP.
-Kanun Hükmünde Kararnameler ile yüz binlerce kişinin özgürlüğünü, işini, aşını elinden alan kim? AKP.
-Bu ülkede darbe yapmak için kimlere ihtiyaç var? Genelkurmay Başkanı, MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü. Bu üçü senelerdir kimin adamı? AKP.

İzninizle şimdi 27 Mayıs 1960’ı, 12 Mart 1971’i, 12 Eylül 1980’i yaşayan ve bilen biri olarak ben size sorayım; 15 Temmuz darbe girişimi bir destan mıdır, yoksa CIA destekli kontrollü bir darbe midir?

Nasıl böyle yazıyorsunuz?

Ben sorumluluklarını ve haklarını bilen bir bireyim. Ben Türk Vatanının
81 milyonda 1 hissesinin sahibiyim.
Ayrıca korkunun ölüme çare olmadığını çok iyi bilirim. Devletin tankları 1960 ve 1980’de üzerimizden geçti, aile olarak bizi perişan etti, ordumuza tek laf söylemedik, söyletmedik. İşkencenin türlüsünü gördük, yapan sapıklardan günü gelince hesap sorduk ama devletimize tek kötü söz etmedik.

Gerçek vatanseverler, gerçek Atatürkçüler, işini doğru yapanlar, geçmişinden korkmayanlar, ortaçağ karanlığından fırlamış seccade şeytanlarından neden korksunlar ki?
Evet şu an 34 ay 10 günlük mahkûmiyetim var. İstinaf Mahkemesinde görüşülmesini bekliyoruz.
Ellerinden geleni artlarına koymasınlar. Ölümden öte köy mü var?

Ne yapmalı;

AKP ve MHP Türkiye’yi “Federe İslam Devletine” götürme görevini, BOP Eşbaşkanlığını ve emperyalistlerin Irak ve Suriye’yi işgal etmelerini kabul ederek üstlendiler. Bu saatten sonra bunlar durmazlar. Bunları mevcut muhalefet partileri de durduramaz!
Yapılması gereken son iş şudur;
Anayasamızın ilk dört maddesi ile bir problemi olmayan herkes bir seçimlik bir araya gelip, (önümüzdeki yerel seçimler son fırsattır) Türk Milletinin gücünü göstermelidir…
Nasıl organize olunacağı gerektiğinde açıklanır.
“Siyasi İstikrar” var diye AKP’ye göz yuman iş alemi, aydınlar, Atatürk ve Cumhuriyet sevdalıları, yazarlar, çizerler sizler hala bıraktığımız yerde misiniz? Sorumluluklarınızı hatırlıyor musunuz?

www.medyasiyaset.com/ne-ince-ile-ne-kilicdaroglu-ile-ne-aksener-ile-erdogani-yenemezsiniz/

UYARI:Söyleşinin yayın hakkı Medya Siyasete aittir.Tamamı yada bir kısmı YAZILI-GÖRSEL BASIN VE İNTERNET SİTELERİNDE Medya Siyaset kaynak gösterilip link verilmeden yayınlanamaz.

CEVAP VER

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.