Sessiz Yığınların Gölgesinde – Toplumsalın Sonu

0
1264

”Bir yığın devrimden, asırlık politik deneyimlerden, gazetelerin, sendikaların, partilerin, aydınların halkı harekete geçirmek için ve eğitmek için harcadığı tüm çabalardan sonra nasıl olur da gösteri yapan birkaç yüz kişiye karşılık tam yirmi milyon insan edilgen kalır?”

Baudrilard’ın sorusunu günümüzde insanların durmadan iletişim aygıtları yoluyla bilgiye maruz kaldığı gerçeğini de içine katarak farklı bir biçimde soralım:

Kitle her yandan bilgiye/habere maruz kalırken neden ısrarla edilgen kalmayı tercih eder?

Demek ki kitle bir şeylere direniyordur. Cevabı yine kendisi veriyor: ”Çalışmaya direnme, tıbbi bakıma karşı direnme, okula direnme, sosyal sigortalara direnme, habere direnme.” Başlık, yeniliğe karşı direnme olmalı. Kitle tarafından bilinçli ve bilinçsizce; gösteri yapanlar, sokağa çıkan insanlar huzuru bozan, devlet bekasına ihanet edenler olarak algılanır.

Sıradan faşizm / gizli faşizm ya da diğer ismiyle kök faşizm kitle içerisindeki kişinin özelliğidir. ‘Devlete/otoriteye tapınma, şiddeti bir mücadele aracı olarak kullanma, biyolojik belirlenimciliği ön plana çıkarma, aşırı milliyetçilik, kökten dincilik, lider kültü, olmayan düşmanla savaşım gibi özellikler günlük yaşam içerisinde anlık veya sürekli olarak; politikadan bağımsız, örgütsel bir yönlendirme olmadan ortaya çıkar.’ Sıradan faşizmin ilk özelliği gelenek kültüdür. Görüş ayrılığı ihanet olarak yorumlanır. Geleneğe uymayan ötekileştirilip ona karşı tavır alınır. Daha da kötüsü alınan tavır herkese izlettirilerek potansiyel farklılıklara gözdağı verilir. Dışlanma korkusu bireyi sıradan faşizme yöneltir.

Ekonominden kültüre, siyasetten dine her alanda ötekicilik yaygınlaştırılırken kişi geleneğin istediğini yaparak, kabile reisine karşı çıkmak yerine ona saygılarını sunacaktır. Onların sessizlikleri gelenekçiliklerinden gelmektedir. ”Kitlelerin ne geçmişte ne de gelecekte yazabilecek bir tarihleri vardır. Özgürleştirebilecek gücül bir enerjileri ve yerine getirmek istedikleri bir arzuları yoktur.’

İster politik, ister eğitici, isterse kültürel içerikli olsun sonuçta niyet anlam ileterek kitleleri anlamın egemenliği altında tutmaktadır. Yani, kendini haberin sürekli olarak ahlaksallaştırılması zorunluluğu biçiminde dışavuran anlam üretimi zorunluluğu. Daha iyi haber verebilmek için, daha iyi toplumsallaşmak için, kitlelerin kültürel düzeylerini yükseltmeye çalışmak vb. vb. Hepsi palavra. Çünkü kitleler bu akılcı iletişim zorlamasına insanı aptallaştıracak bir biçimde karşı koymaktadır. Onlar anlam yerine gösteri istemektedir.

…Çünkü terörizm, kapitalizmi (dünyadaki emperyalizmi, vs.) hedef aldığını söylemektedir. Ancak yanlış yere, kapitalin gerçek düşmanı olan toplumsala saldırmaktadır.

Terörizmin herhangi bir şeyi konuşturmak, diriltmek ya da harekete geçirmek gibi bir amacı yoktur. Onun amacı sessiz yığınlara saldırmaktır. Oysa bu sessizlik haber tarafından mıknatıslanmış durumdadır. Şu bizi sarıp sarmalayan toplumsal, haber, simülasyon, caydırma, anonim ve geçici denetleme gibi sihirleri güdümleyerek onların ölümünü amaçlamaktadır. Toplumsal soyutlama adlı büyü, kendisinden daha büyük, daha anonim, daha nedensiz ve daha geçici olan terörist eylem adlı büyü tarafından yok edilmeye çalışılmaktadır.

***************************************************

Sessiz çoğunluğun ya da kitlelerin düşsel bir gönderen olması, onun var olmadığı anlamına gelmez. Bunun anlamı sessiz çoğunluğun artık temsil edilemeyecek bir durumda bulunmasıdır. Kitleler artık temsil edilememektedirler. Ses vermeyen bu kitleler sondajlar aracılığıyla sık sık yoklanmaktadırlar. Düşünceleri yansıtılmamaktadır. Yalnızca ne düşündükleri konusunda testler yapılmaktadır. Referandum (kitle iletişim araçları da sonsuz bir soru / yanıt referandumudurlar) politik gönderenin yerini almıştır. Oysa sondajlar, testler, referandum ve kitle iletişim araçları temsil edici bir sisteme ait tertibatlar değil, simülatif bir sisteme ait olan tertibatlardır. Artık amaçlanan şey bir gönderen değil, bir modeldir.”

Jean Baudrillard bu metinde yukarıdaki bakış açısından yola çıkmakta ve bu anlamda için için kaynama özelliğine sahip kitle, modern toplumlara ait bir özelliğe dönüşmektedir.

Sessiz Yığınların Gölgesinde-Toplumsalın Sonu