POLİTİKA

Tarihe Not Düşelim.!

Mart 3, 2017

1010

BOP çerçevesinde Büyük İsrail’i oluşturmak için, Türkiye’yi bölmekte kullanılan teröristleri açılım, barış, çözüm süreci adı altında dağdan şehirlere indirip meclise sokanlar, onlara iş verenler anayasa değişikliğine evet diyor…

Türklerin bahar bayramını, AKP yönetimindeki içişleri bakanlığına bağlı valilerin izinleriyle 2013’ten beri, şehir meydanlarında bölücüler paçavralarını göstererek kutluyorlar. Bazıları hâlâ daha, AKP’nin terörle mücadele ettiğine mi inanıyorlar? Şehir meydanlarında, o şekilde etkinlik yapılmasına izin veren valiliklerin bağlı olduğu içişleri bakanlığı AKP’nin yönetiminde değil mi? AKP, teröre karşı mücadele ediyorsa; bölücülerin şehir meydanlarında paçavralarla kalabalık gösteriler yaparak taban genişletmesine neden izin veriyorlar? Demek ki, AKP’nin terörle mücadele ettiği yok. Bölücü terör örgütü PKK’ya karşı operasyon yapılıyorsa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bulunan çok az sayıdaki milli bürokrasi, bölücü terör örgütüne karşı AKP’nin istememesine rağmen bu operasyonları yapıyordur. AKP de, teröre karşı yapılmasını istemedikleri bu operasyonları, bakın PKK’ya karşı operasyon yapıyoruz diyerek bazı şişme milliyetçileri kandırıyorlar. Diğer yandan, AKP’nin içişleri bakanlığı yönetimindeki valilerle, şehir meydanlarında bölücülerin paçavralarla kalabalık gösteri yapmasına izin vererek; bölücülere, aslında biz sizinle beraberiz, milli bürokrasi size karşı yapılmasını istemediğimiz bu operasyonları yapıyorlar demiş oluyor. Yani anlayacağımız, AKP’nin, ülke bütünlüğü falan umurlarında değil; yalan, sahtekâr ve ikiyüzlülükle çok yönlü oynuyorlar. Bireysel çıkarlarını, sömürgecilerin amaçlarıyla birleştirdiklerinden, daha fazla iktidar sürelerini uzatmak için, oy gelsin de, nerden ve nasıl gelirse gelsin tarzında hareket ediyorlar…

Ortaya çıkan AKP-PKK Oslo görüşmelerinde, ülkemize ve bölgemize % 95 oranında ÖCALAN’la aynı baktıklarını ve PKK’lılara, şehirleri patlayıcılarla doldurduklarını bildiklerini söylediler. Bu demektir ki, teröristlerin yığınak yapmasına seyirci kalarak görevi ihmal ve bu nedenle teröristlerin gerçekleştirebileceği olası patlatma eylemlerine bizzat katılmaktır. İlgililer, hayır; öyle değil diyorlarsa, bundan sonra herhangi bir patlamanın olmayacağına dair garanti verebilirler mi? Oslo’da, % 95 aynı anlayışta oldukları PKK’lı kardeşlerine, şehirleri patlayıcılarla doldurdunuz, hepsini biliyoruz dediklerine göre; bu patlayıcıları temizlediler mi? Örneğin patlamaların olduğu günlerin birinde, Yargıtay başkanı gibi bazı AKP’lilerin “Maalesef bu terör ile ülkemiz yaşamak durumunda.” şeklindeki açıklamaları ne anlama geliyor? Bölücüler şehirlere çok patlayıcı yerleştirdi de, bunlar patlamakla bitmez mi denmek isteniyor? Her yetki sorumluluk demek olduğundan, bu rezaletlerden hangi yetkililer sorumlu ve suçlu?

Çözüm sürecinde, PKK’nın şehirlere patlayıcı yığınak yapmasına seyirci kalınmasının ürünlerini topladığı bu günlerde; bazıları “Dokunulmazlıklar”, içeriğinin ne olduğu bilinmeyen “Silahsız terör yasası” ve PYD’ye desteğe devam eden Amerika’nın üslerinin kapatılması gibi lakırdılar ediyorlar. Bir kere dokunulmazlıkların kaldırılıp kaldırılmamasının hiçbir önemi yok; önemli olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Birlikçi (üniter) yapısını yıkmayı kendine amaç edinen ve bu nedenle Anayasa’ya aykırı olan uluslararası suç örgütü HDP gibi bölücü partilerin varlığına asla izin vermemek. Siz, 5-10 kişinin dokunulmazlığını bugün kaldırırsınız. Ancak geçmişte olduğu gibi ne mutlu Türküm diyene demenin ilkellik olduğunu söylerseniz, T. C. yazısını tabelalardan kaldırırsanız, andımızı ve milli bayramları yasaklarsanız ve her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alırsanız; teröre bizzat kendilerinden daha fazla hizmet edersiniz. Bu şekilde devam ederseniz, gelecekte gerçekleşecek bir başka seçimde onlarca farklı kişiyi meclise sokarak onları yine dokunulmaz yaparsınız…

AKP, terörle mücadele lakırdılarında samimiyse, yeni bir terör tanımına veya terör yasasına gerek yok; var olan Terörle Mücadele Kanunu’nun bağımsız yargıyla işlemesini, adalet bakanlığına bağlı HSYK’yla önlemesin yeter. Ayrıca yasama ve yürütme de, icraat olarak geçtiğimiz 14 yıl içindeki hükumetleri döneminde, bölücülüğe yarayan 12 düzenlemeyi iptal etsin. Örneğin bu yasaların en bilinenlerinden biri olan çözüm sürecini iptal ettiğini kabul eden bir kanun çıkarsın. Güya çözüm süreci ellerinde patlamış, yüzlerine gözlerine bulaştırmışlar; hayır, hiç de öyle değil. 6 maddelik çözüm sürecinin iptal edildiğine dair düzenleme, meclisten geçmediği müddetçe; çözüm süreci halen vardır ve yürürlüktedir…

AKP’nin önerisiyle meclise getirilen ve 10 Temmuz 2014 tarihinde TBMM’inde 37 ret oyuna karşılık 237 evet oyuyla kabul edilen 6551 sayılı kanunu yani kamuoyunda çözüm süreci olarak bilinen düzenlemeyi AKP mecliste çıkardı. ‘Akil insanların´ın ortalığa saçıldığı ‘çözüm süreci´ yasasının öncesinde, PKK’yla sadece ‘müzakere´ yapılmadığı, aynı zamanda şehirlere patlayıcıların da yığılmasına seyirci kalındığı Oslo görüşmelerinde deşifre oldu. Tüm bunları yapanlar ve yapılmasına göz yumanlar, 6551 sayılı çözüm süreci düzenlemesiyle kendilerini ‘yasal koruma altına alarak’ içlerini rahatlattılar. Teröre taviz ve teslimiyet olan çözüm süreci denilen düzenlemenin başka amaçları da vardı: Bir bütün olarak TBMM´ni ihanete ortak etmek. Çünkü ‘müzakerecilik´ bir kez TBMM çatısı altına sokulduğunda, PKK’nın HDP dışındaki diğer bölücü ortaklarıyla istediği düzenlemeler bir komisyondan diğerine taşınıverecek, müzakere protokollerinin “yeni anayasa hükümleri” haline getirilmesi kolaylaşacaktı…

AKP’nin savurduğu bir diğer kurusıkı lakırdı olan Amerikan üslerinin kapatılma konusuna gelince; Türkiye’deki Amerikan üsleri kapatılsa ne olur kapatılmasa ne olur? Türkiye’nin bu anlamda artık Amerika’ya karşı kullanabileceği koz kalmadı. Çünkü Irak’ın kuzeyinde bölücü İbrani BARZANİ var ve Amerika oradan bölgeyi karıştırmaya devam eder. Önemli olan zamanında Amerika’nın Irak işgalini önlemekti. AKP ise zamanında Amerika’nın Irak işgaline yardım ederken sırf Irak’ın kuzeyinde aldıkları enerji ve inşaat ihaleleri nedeniyle, Irak’ın bölünmesine ve Amerika ve İsrail’in oraya yerleşmesine de tepkisiz kaldılar. Üstelik Amerika, Suriye ve Libya’yı kaybetmemizi gerçekleştirdiği gibi; Rusya’ya da PYD’yi tanıtarak Türkiye’nin bölünmesini kolaylaştırmak için uğraşlarına devam ediyor…

Tüm bu olaylar 14 yıllık AKP iktidarı döneminde gelişti ve bunlar bize gösteriyor ki, Avrupa ve Amerika’nın AKP’den vazgeçip AKP’yle karşı karşıya gelmesi asla söz konusu değil, aksine her zamanki gibi destektirler. Şimdilerde Avrupa ve Amerika’nın AKP’ye güya karşı görünmesinin nedeni, AKP’nin deşifre olmamaları ve tabanının gözünden düşmemesi içindir. Bazıları, olmayan akıllarınca, bakın Avrupa ve Amerika bize karşı, öyleyse doğru yoldayız demeye getirecekler. Bu anlamda, sızdırılmış gibi yapılan Panama belgeleri ve Rıza SARRAF soruşturmasından da ülkemiz yararına hiçbir sonuç çıkmayacak; bunlar sadece ilgili kişilere karşı muhtemelen tehdit olarak kullanılıp ülkemiz aleyhine daha fazla taviz koparmak için devreye sokulacaklar…

Tüm bu icraatlar ortadayken ve terörle mücadele konusunda AKP’nin lakırdıdan başka bir şey etmedikleri biliniyorken; hiç kimse bu saçmalıklarla ikna olmamızı beklemesin. AKP’nin, son 14 yılda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Birlikçi (üniter) yapısını yıkmak için yaptığı bazı bozgunculuklarını özetlememiz bile nasıl bir felaketin içinde olduğumuzu görmemize yeter. 2003 yılında hava sahamızı koalisyon uçaklarına açarak Irak’ı bölmek için Amerika’nın işgaline kim yardım ve yataklık etti? Bölücü İbrani BARZANİ’yle kim enerji ve inşaat işlerine girdi? Demokrasi bahanesiyle İsrail’in güvenliği için, Suriye’nin karıştırılmasına Mart 2011 yılından beri kimler yardım ve yataklık ediyorlar? AKP’nin Amerika’yla yaptığı Eğit-Donat anlaşması ne anlama geliyor? İsrail’in güvenliği için Suriye’yi bölmede kullanılan teröristlerin 2.500.000 (iki milyon beş yüz bin) yakınını mülteci adı altında ülkemize kim aldı? Bazılarına, Suriye’deki teröristlere tırlar dolusu silah yardımı sorulduğunda; verdikleri cevaplarda, biz bunları PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye karşı kullanıyoruz, onlardan yararlanıyoruz; o nedenle tırlar dolusu silah gönderdik diyorlardı. Sonra aynı terör örgütlerinden; Süleyman Şah türbesini alarak ve vatan toprağını terk ederek kaçtılar. Madem bunları PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye karşı kullanıyordunuz; silah yardımları yaptığınız bu terör örgütlerinden neden Süleyman Şah türbesini kaçırarak vatan toprağını terk ettiniz? Yine Ayn El Arap’ta, sözde PYD karşı savaşması için silahlandırdığınız IŞİD benzeri terör örgütlerine karşı bu kez savaşması için, 2014 yılı ekim ayında hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında, Türkiye üzerinden peşmergeyi PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’ye neden yardıma gönderdiniz? Çözüm süreci kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanma bahanesiyle dağlardan ve kamplardan PKK’lıları şehirlerimize kimler indirdi? 16 Kasım 2013 tarihinde sanki Diyarbakır’ı bölücülere bırakıyormuş gibi kimlerle toplanıldı? Bölücü İbrani BARZANİ’yi hangi parti kongresine onur konuğu olarak çağırdı ve kürsüden konuşturdu?

AKP’nin, PKK’lı kardeşleri gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş anlayışına düşman olduğunu biliyoruz. Sömürgeciler de Türkiye Cumhuriyeti’nin Birlikçi (üniter) Devlet yapısını yıkmayı amaçladıklarından bu taşeronlarını kullanıyorlar…

AKP’yle PKK’nın aynılığı, benzerliği, ortaklığının bir çok kanıtı var. Örneğin, PKK’lıların avukatlığını yapan Abdurrahim FIRAT, AKP tarafından Erzurum milletvekili adayı olarak gösterildi.
Kaynak:
http://www.gazete2023.com/…/pkknin-avukati-akpden-aday-h348…

Şırnak’ta BİRLİK ailesinden Rizgin BİRLİK AKP’den, Leyla BİRLİK ise HDP’den aday gösterildi.
Kaynak:
http://t24.com.tr/…/akp-eski-milletvekinin-bir-oglu-hdpden-…

Bitlis’te Edip Safter GAYDALI AKP’den, ağabeyi Mehmet Celadet GAYDALI ise HDP’den aday gösterildi.
Kaynak:
http://t24.com.tr/…/akp-eski-milletvekinin-bir-oglu-hdpden-…

Hakkâri AKP eski milletvekili Mustafa ZEYDAN’ın oğlu olan ve kendisi de bir dönem milletvekilliği yapan Rüstem ZEYDAN AKP’den, diğer oğlu Abdullah ZEYDAN ise HDP’den milletvekili adayı oldu.
Kaynak:
http://www.milliyet.com.tr/…/siya…/detay/2040675/default.htm

AKP’den aday olabilmek için MİT müsteşarlığından istifa eden sır küpü Hakan FİDAN’ın kuzenleri bölücü BDP’li.
Kaynak:
http://www.habervaktim.com/…/hakan-fidanin-kuzeninden-ilgin…

2011 yılındaki seçimlerde AKP’den aday olan[1] Başbakanlık Özelleştirme İdaresi bürokratı Yusuf YETİM, 7 Haziran 2015 tarihli seçimde ise HDP’den aday oldu.[2]
[1] http://www.balikligol.com/…/yusuf-yetim-resmen-aday-adayi–…
[2] http://www.sozcu.com.tr/…/g…/hdpde-ilk-burokrat-aday-747903/

Aslında sorun vatandaştan kaynaklanıyor; taban ne kadar kaliteli olursa onlardan seçilenler de o kadar kaliteli olur…

AKP’nin Türkiye’yi böldüğünü kanıtlamak için bunlar yeterli mi? Tüm bunları tevil etmeye yelteneceklere hatırlatmak gerekir ki tevil bir akıl bozukluğudur. Tevilde her şey her şeye dönüştürülebilir.

Tarihe Not Düşelim.!

EDITÖR ALIR

POPÜLER MESAJLAR

Olric ve Efendisi (Oğuz Atay- Tutunamayanlar)

Aydınlık için fabrika ayarlarına dönmeliyiz

Kübizmin ustası Picasso

POPÜLER KATEGORİLER

İLGİLİ İÇERİKLERYAZARIN DİĞER İÇERİKLERİ

Acaba bunu bize hangi dış güç(ler) yapıyor? Yoksa..!

“Kanal İstanbul”dan arazi alan Katar Emiri’nin annesinin İngiltere ile bağlantısı

Kavakçı meselesi bildiğiniz gibi değil