Türkiye’nin en iyi Sorosçu Siyasetçisi: Erdoğan

0
839

Mehmet Ali Güller yazdı;

Katar krizi döndü dolaştı, AKP Hükümeti’nin yanlış dış politikası nedeniyle en çok Türkiye’yi etkiledi. Önce Katar’a destek veren, fakat ABD’nin Katar’la anlaşması üzerine “tarafsızlık” açıklaması yapan hükümet, sıkışınca çareyi hızla Katar’a asker göndererek pozisyon kazanmakta aradı.

Bu durum, içeride de Türk Ordusu’nun varlık gerekçesini tartışmaya açtı. Katar’a asker göndermeyi savunanlar, sanki emperyalist bir ülkeymişiz gibi, “Ordular kahramanlık için değil, ekonomi için vardırlar” demeye başladılar.

Elbette ordular çeşitli nedenlerin yanında ekonomi için de vardırlar ama kendi ülkesinin ekonomisi için! Türk Silahlı Kuvvetleri “Türk ulusal pazarını” savunmak için vardır, Katar’ın pazarını korumak için değil!

Bu ayrımı anlamak için öncelikle Katar’a üs meselesini kendi tarihi kesiti içinde Ortadoğu’daki siyasal mücadele zemininde incelememiz gerekiyor:

İRAN’I HEDEF ALAN ÜS ANLAŞMASININ KISA TARİHÇESİ

2 Temmuz 2012: Türkiye ile Katar “Askeri Eğitim İşbirliği Anlaşması” imzaladılar.

Gerekçe: Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar Suriye’de işbölümü içinde bir büyük operasyona başlamıştı!

19 Aralık 2014: Türkiye ile Katar Savunma Bakanları “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Katar Topraklarında Konuşlandırılması Konusunda İşbirliği Anlaşması”nı imzaladılar.

Gerekçe: Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar üçlüsü, Suriye’de İran’la karşı karşıya gelmişti. İran’ın Körfez’den de dengelenmesi gerekiyordu!

4 Mart 2015: Türkiye’nin Katar’da asker konuşlandırılabilmesini öngören anlaşma Meclis Dışişleri Komisyonu’nda kabul edildi. Dışişleri Komisyonu anlaşmayla ilgili açıklamasında “İleride benzeri anlaşmaların diğer Körfez ülkeleriyle yapılması” ifadesini de kullanıyordu.

Gerekçe: Katar dışındaki ülkelerde de üs planlanıyordu, çünkü hedef İran’ın Körfez’den sıkıştırılmasıydı!

16 Aralık 2015: Türkiye’nin Katar Büyükelçisi Ahmet Demirok, üsle ilgili yaptığı açıklamada “Türkiye ile Katar’ın ortak düşmanı var” dedi! Demirok, Katar silahlı kuvvetlerini eğitmek üzere 100 Türk askerinin de Ekim ayından beri bu ülkede bulunduğunu açıkladı.

Anlamı: Türkiye ile Katar’ın ortak düşmanı İran’dı. Zaten Erdoğan her fırsatta Pers yayılmacılığından şikâyet ediyor ve İran’ın Irak ve Suriye’den çekilmesini itiyordu!

KATAR KRİZİ VE HIZLA ONAYLANAN ÜS ANLAŞMASI

Ancak bu anlaşmalar silsilesi, bir türlü “kalıcı bir askeri üs” ile sonuçlanmadı. Katar, Müslüman Kardeşler nedeniyle komşusu Suudi Arabistan’la sorun yaşamaya başlamıştı ve bir de Türkiye’ye kalıcı üs vererek İran’ın hedefi olmak istemiyordu.

Zaten Tahran yönetimi, özellikle Türk Büyükelçi Demirok’un “ortak düşman” diyerek İran’ı işaret etmesinden bu yana Katar’ı sıkıştırıyordu.

Katar Emiri meseleyi zamana yayacaktı. Anlaşma nasılsa yürürlükteydi, Türkiye’ye “geçici üs” verilmişti ve 100 civarındaki Türk askeri de Katar askerlerini eğitiyordu. Emir de Erdoğan’ın en yakın dostu olarak AKP Hükümeti’ni ekonomik sıkıntılara karşı destekliyordu.

Fakat Müslüman Kardeşler ile gerilen Katar – Suudi Arabistan ilişkileri, son iki yılda İran ve doğalgaz konuları ile Katar’ın Ortadoğu’daki etkinliği nedeniyle derinleşti.

5 Haziran 2017: Ve Suudi Arabistan’ın liderlik ettiği 7 ülke teröre destek verdiği gerekçesiyle Katar’la diplomatik ilişkilerini kesti!

6 Haziran 2017: 2 yıldır Türkiye’yi bekleten Katar, hızla “kalıcı üs” için yer belirledi. AKP Hükümeti 2 yıldır bekleyen anlaşmayı hızla TBMM Genel Kurulu gündemine aldı ve onayladı.

TRUMPİZM: HERKESE MAL SATMAK!

ABD krizin ilk gününden itibaren Suudi Arabistan’ı destekledi. Dahası, ABD Başkanı Trump Katar’ın hedef alınmasına işaret ederek, “Suudi Arabistan Kralı’na ziyaretin karşılığını aldığımızı görmek güzel” diyordu!

Trump ilk yurtdışı ziyaretini Riyad’a yapmış ve 110 milyar doları şimdi olmak üzere toplam 380 milyar dolarlık silah anlaşması imzalamıştı!  ABD-Meksika sınır duvarının parasını Meksika’ya ödeteceğini söyleyen “işadamı” Trump, Ortadoğu’daki askeri masrafları da Suudi Arabistan ile Katar’a ödetmek niyetindeydi ama Katar biraz ağırdan alıyordu…

15 Haziran 2017: Fakat sıkışan Katar Washington onaylı Suudi ablukasında zaman kazanmak ve nefes almak için Trump’ın şartlarını kabul etti. ABD ile Katar, 12 milyar dolarlık 35 adet F15 savaş uçağı anlaşması imzaladılar. Ayrıca iki ülke ortak deniz tatbikatı yapacaktı. Hemen yapılan tatbikatın resmi ismi ise oldukça anlamlıydı: “Bizler Faniyiz, Katar ve Emiri Temim Kalıcıdır!”

Özetle Trumpizm uygulamadaydı: ABD Suudilere 110 milyar dolarlık silah, Suudilerin terörist ilan ettiği Katar’a 35 adet F15 savaş uçağı ve baş düşman ilan ettiği İran’a da 60 adet Boing yolcu uçağı satıyordu!

16 Haziran 2017: ABD-Katar silah anlaşması ile ortak deniz tatbikatının ilk sonucu şu oldu: Başından beri Katar’a açık destek veren Türkiye, tavır değiştirdi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Körfez krizinde taraf tutmamız söz konusu değil” diyordu!

18 Haziran 2017: Dahası, Ankara bir denge aramak adına, Suudi Arabistan’da da askeri üs kurma teklifinde bulunuyordu! Suudi Arabistan’ın resmi haber ajansı WAS, Kral’ın Türkiye’nin üs teklifini reddettiğini açıkladı.

20 Haziran 2017: Bu arada Katar’da beklenen saray darbesi Suudi Arabistan’da gerçekleşiyordu. Kral Selman, veliaht prensi Naif’i görevden alarak yerine kendi oğlunu atıyordu!

21 Haziran 2017: İşler ABD açısından kazançlı hale dönüşünce, Washington adımlar atmaya başladı. Kral Selman’la görüşen Trump krizin çözümünü ele aldı. Ardından ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Katar’ı ablukaya alan ülkelerden hızla “akla yatkın ve uygulanabilir” talepler sunmasını istedi.

AKP’NİN KAZANÇ ELDE ETME HAMLESİ

ABD hem Sudi Arabistan’a hem de Katar’a silah satarak Ortadoğu maliyetlerini müttefiklerine yıkarken, krizden en çok etkilenen ülke Türkiye olmuştu.

AKP Hükümeti hızla Katar’a asker gönderip yerleşmeyi en azından bir kazanım görüyordu ve harekete geçildi.

“Katar’a asker gönderilerek PKK’ye destek veren ABD’ye karşı konumlanılacağı” vurgularıyla “Katar’ın fethi” yazıları yazılmaya başlandı. Öyle ki, Erdoğan’ı artık milli ve antiemperyalist gören kesimler bile havaya girmiş, “Ordular kahramanlık için değil ekonomi için vardır” diyerek kraldan çok kralcılık yapmıştır!

22 Haziran 2017: İlk Türk birliği Katar’daki El Rayyan Askeri Üssü’ne yerleşti.

Böylece, bir zamanlar ABD’li para spekülatörü Soros’un Türkiye’ye söylediği “en iyi ihraç malınız, askerinizdir” sözü hayata geçmiş oluyordu! Hayata geçiren de, Erdoğan oluyordu!

23 Haziran 2017: Suudi Arabistan liderliğindeki ülkeler Katar’a 13 maddelik bir talep listesi sundu. Taleplerden 2 numaralısı, Katar’ın Türk Üssü’nü kapatmasıydı!

Peki şimdi ne olacak? Görünen o ki, ABD kıvama getirdiği Körfez ülkelerini “Camp David” benzeri bir barışla İran’a karşı mevzilendirip İsrail’i rahatlatacak.

Gelişmeleri izleyeceğiz…

ULUSAL ORDULAR, ULUSAL PAZARI SAVUNUR, BAŞKASININ PAZARINA KORUMALIK YAPMAZ!

En baştaki konumuza dönersek…

Türkiye emperyalist bir ülke değildir. Bu nedenle Katar örneğinden hareketle “Ordular kahramanlık için değil ekonomi için vardır” iddiası Türkiye için geçerli değildir.

Kaldı ki Katar örneğindeki somut durum tersidir: Katar, AKP Hükümeti’nin ayakta kalmasını sağlayan para girişlerinin karşılığında Türkiye’den güvenlik satın almaktadır!

Özetle, Türkiye için Mehmetçik ihraç edilecek bir mal değildir! Türkiye ezen-ezilen dünya saflaşması içinde nesnel olarak ezilenler cephesindedir. Mehmetçik öncelikle yurt savunması için vardır.

Yurt savunması ise aslında ulusal pazarın savunması demektir. Dolayısıyla Türk Silahlı Kuvvetleri “Türk ulusal pazarını” savunmak için vardır, Katar’ın pazarını korumak için değil!

Meselesi ekonomi olanlar, Mehmetçiği ihraç malı olarak görmek yerine, öncelikle kafayı üretim ekonomisi oluşturmaya taksınlar!

Mehmet Ali Güller

CEVAP VER

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.